1982 yılının bir ilkbahar sabahında İstanbul’da dünyaya geldim. Aslen Çanakkale'liyim. İlkokul ve ortaokul ile lise eğitimlerimi İstanbul'da tamamladım. Anadolu lisesini kazandım ama ilk sene hazırlık sınıfında yabancı dil dersinden kalınca o dönemin yönetmelikleri gereği okulla ilişiğim kesildi ve mecburi olarak ticaret meslek lisesine kayıt oldum. Burada muhasebe bölümünü okuma kararı aldığımda hayatımın akışının bu denli değişeceğini düşünmemiştim.
Okuduğum bölümde, bilgisayarlı muhasebe öğretmenimizin ilk dersinde benim de dahil olduğum birkaç öğrenciyi tahtaya kaldırıp bize teker teker sorduğu "sen hiç bilgisayar gördün mü?" sorusuna verdiğim "evet, müdürün odasında" cevabı sonrasında laboratuvar sınıfına giderek bilgisayar denilen o muhteşem cihaz ile yakından tanıştım. O gün bu gündür birbirimizden hiç ayrılmadık. Lise stajı ile birlikte çalışma hayatına adım attığım ilk işimde, plastik banyo ve mutfak eşyaları üreticisi olan bir firmada üniversiteye başlayana kadar ön muhasebe personeli olarak görev aldım. Neyse ki muhasebe kayıtları bilgisayarda bir muhasebe programında takip ediliyordu :).
Üniversite sınavında 5 puan ile aynı okulun ikinci öğretim bilgisayar programcılığı bölümünü okuma fırsatını kaçırmış olup bilgisayarlı muhasebe bölümünü okuyor olsam da, programcılık sınıfından birkaç arkadaş edinip, Onlar'la beraber ikinci sınıfta yurttan ayrıldım ve birlikte ev tuttuk. Hem Onlar'ın bilgilerinden istifade edip hem de kendi derslerimden sonra ikinci öğretimlerin access derslerine girerek, hayalimin de peşinden koşmaya devam ettim. Üniversite yılları sonrasında askerlik dolayısıyla işten ayrılana kadar sıcak/soğuk satış sektöründe yer alan bir firmada çalışarak, cari hesap ve stok takibi yaptım, excel güzelliklerinin de keyfine vara vara özel raporlar hazırladım.
Vatani görevimde ise Ankara'da karargâhta personel yazıcısı olarak görev aldım. Hayatımın bu döneminde “yaparak öğren” teorisini “yaptığın banaysa öğrendiğin kendine” felsefesiyle yoğurarak word ile düzenlenen birkaç evrakın (vizite kağıdı, il dışı görev emri, kan grubu listesi/raporu vb.) excelde veri tabanı mantığıyla takip edilip düzenlenebilmesini sağlayarak birkaç komutanın dikkatini çektim. Başka taburların ihtiyaçlarına da (kırtasiye stok takibi, akaryakıt kullanım takibi ile raporlanması vb.) access ve excel ile çözümler ürettim. Şimdilerde, o dönemde attığım adımların ne kadar doğru olduğunu daha net görmemin gururunu da yaşamıyor değilim.
Vatani görevimi tamamladıktan sonra ön muhasebe personeli olarak işe başladığım firmada mali müşavirimizin desteği ve yön göstericiliğiyle genel muhasebeye giriş yaptım. Bu dönemde evlendim, İstanbul'a tam anlamıyla çapayı attım. Bir erkek evlat sahibi oldum ve artık sorumluluklarım bir kat daha arttı. Zorlaşan hayat şartlarına uyum sağlayabilmek amacıyla kariyer olarak da önümün açık olacağı bir şirkette çalışmak için iş arayışına başladım. Artık daha bilgili ve tecrübeli bir muhasebe personeliydim, daha da fazlasını yapabilirdim.
Tekstil sektöründe kimyasal boya alım-satımı yapan bir firmada işe başladım. Firmanın, biri serbest bölgede olmak üzere üç ayrı şirketi vardı, artık ithalat-ihracat işlemleriyle de ilgilenmeye başlamıştım. Genel muhasebe işlemlerine ve beyanname süreçlerine tam manasıyla bu firmada adım atmış oldum. Dolar kurunun bir anda 2_TL olduğu dönemde şirket bünyesinde küçülmeye gidildi, bana da yeni ufuklara yelken açmak düştü.
Kısa sürede mobilya toptan/perakende sektöründe faaliyet gösteren bir firmada genel muhasebe sorumlusu olarak görev almaya başladım. Firma sahibi, o dönemin gözdesi inşaat sektörüne girdi ve kısmen de olsa inşaat muhasebesi kayıtları tutmaya başladım. Buradaki üçüncü çalışma yılımın sonunda tecrübe, bilgi ve becerimi daha etkin kullanabileceğim, maddi olarak da rahata erişebileceğim bir firmada çalışabilmek için görevimden ayrılma kararı aldım.
Bu ayrılış benim kariyerime yön vermem konusunda diğer ayrılıklardan biraz farklı oldu. Muhasebecilik yaptığım dönemlerde kendimi bilgisayar ve muhasebeye ek uygulamalarda da geliştiriyordum, hatta bilgisayar teknik işlemleriyle bile ilgilenmeye başlamıştım. Muhasebe personeli olarak iş müracaatında bulunduğum bir erp yazılım şirketinde bu detayın farkına varan bir yönetici sayesinde, muhasebe ve bilgisayar bilgimi çok daha net bir şekilde kullanabileceğim bir dal olan "erp proje danışmanlığı" için teklifte bulundular. Hayatımın fırsatı olarak gördüğüm bu teklifi hiç düşünmeden kabul ederek, kollarımı sıvadım ve "iş hayatında sevdiği işi yapanlar" kervanına katılmış oldum.
Çalıştığım kurum, programımızın alt yapısını oluşturan yazılım, veri tabanı ve ilgili ek uygulamalar konusunda gerekli eğitimleri almamı sağladı. Zaman içerisinde pozisyonumda da yükseliş sağladım. Tabii ki bunlar benim gibi öğrenme aşığı biri için yeterli değildi. Hafta sonları İSMEK'in düzenlemiş olduğu kurslara katıldım, firmamda edindiğim T-Sql bilgimin yanına Pl-Sql'i de ekledim. Kısmi java bilgimi, nesne tabanlı programlama ve web programlama ile destekledim. Android'e merak saldım ve mobil uygulama geliştirme eğitimlerine katıldım. Belki şu an uygulama yazmıyor olabilirim ama ileride yazmayacağım anlamına gelmez :). Web sitesi hazırlamayı, photoshop kullanmayı internet deryasında çırpınarak öğrendim. Anlaşıldığı üzere profesyonel değilim ama her zaman en iyisi yapmaya çalıştığım gerçeği de yadsınamaz. Atalarımızın dediği gibi "bakmakla usta olunsa, kediler kasap olurdu". Ben de bakarak değil yaparak öğrendim. Bir de "bakan" olup "o tarafa bakmayanlar" var ama şimdi konumuz bu değil :).
Bu arada söylemeden geçmeyeceğim. Bunca koşturmaca içinde biraz maddi yokluktan biraz da meraktan uzak doğu menşeli tablet, telefon ve akıllı saatleri yakın takibe aldım. Hatırlayanlar vardır, bir zamanlar kargo ile Çin'den, Hong Kong'dan, Tayvan'dan tablet, telefon gibi teknolojik ürünler satın alabiliyorduk. Satın aldığım, dönemin son model ürünleri hakkında detaylı bilgi toplayıp, bu bilgileri kendi cihazlarımda deneyimleyip, yazılımsal olarak (root, recovery, custom rom vb.) özelleştirme işlemleriyle ilgilendim. Bu konuda "eskiler beni iyi tanır" diyerek konuyu burada kapatıyorum. Vakit ayırabildiğim ölçüde, eğitimin ayrılmaz bir parçası olan “öğretim” unsurunun kendi payıma düşen kısmı için çeşitli forumlarda uzak doğu menşeli bu tarz ürünlerin yazılımsal sorunlarının çözümleri hakkında paylaşımlarda bulunmaktayım. Bu vesile ile bilgimin zekâtını da verebiliyor olmamın huzurunu yaşamaktayım. Artık paylaşımlarımı tek çatı altında toplayabilmek için blog sayfamı oluşturmayı planlıyorum.
Başarıya giden yoldaki en büyük etmenlerin “fırsat eşitliği” ve “sevdiğin işi yapmak” olduğunu düşünmekteyim. Şu an, kariyer planım doğrultusunda "danışman" sıfatına tam anlamıyla hâsıl olabilmek adına eğitim-öğretim bütünlüğünü birlikte yaşayabildiğim erp yazılım alanında proje yöneticisi olarak görev almaktayım.
Lise çağlarımda sevdalandığım, bu sevdadan dolayı uykusuz geçen birçok gecemin sabahında güneşi mutlulukla karşıladığım, çok şükür ki sevdamın karşılığını da alabildiğim, beni ve bu aşkı her daim dinç tutan, her geçen gün beni yenileyen bilgisayardan bağımı koparmadan iş hayatıma devam edebildiğim için kendimi çok şanslı hissettiğimi de yeniden belirtmek isterim.
Hedefim; emek verirken mutlu olduğum yazılım sektördeki yerimi daha da sağlamlaştırmaktır.
Yerli erp firmasındaki yaklaşık 9 yılın ardından, kariyerime SAP gold partneri olan firmada kıdemli erp uzmanı unvanıyla devam ediyorum. Yeni bir iş, daha da önemlisi farklı bir anlayış. Umarım bu farklılık ile her şey daha güzel olacak...
Yeri gelmişken; eğitim hayatımda bana yön veren değerli öğretmenlerime, askeriyede "sivilde yaptığınız işi söyleyin, size ona göre görev verelim, el alışkanlıklarınız körelmesin" diyen komutanımıza ve "ben eğitim çavuşu değil, yazıcı olmak istiyorum" dediğimde bana istediğim görevi yapma fırsatı veren komutanımıza, muhasebeci/müşavir arkadaşlarıma ve ayrıca iş müracaatında beni muhasebede değil de yazılımda değerlendirmek isteyen, bana kendimi bulma fırsatı veren yöneticime teşekkür ederim.
En büyük teşekkür tabii ki anne ve babama. Asgari ücretle ev geçindirme telaşındayken, 1998 yılının Temmuz ayında 999usd'ye bilgisayar aldılar, bir süre sonra da eve internet bağlattılar. O günlerden bu günlere değişmeyen tek şey ise evlenip çoluk çocuğa karışmama rağmen halen annemin gözünde çocuk olmam :). İyi bir bilgisayarın halen 1000usd civarında olması ve maalesef internet hızımızın bugün de dünyanın gerisinde kalması gibi konulara hiç değinmek istemiyorum. Yoksa daha çooook laf lafı açar...
Ön lisans |
Süleyman Demirel Üniversitesi Yalvaç M.Y.O. |
Bilgisayarlı muhasebe ve vergi uygulamaları bölümü |
Lise |
Zehra–Mustafa Dalgıç Ticaret Meslek Lisesi |
Muhasebe bölümü |